Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuh kıymetli okurlarım, aziz müminler. Bugün sizlerle, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) “Her şeyin bir kalbi vardır, Kur’an’ın kalbi de Yasin’dir” buyurarak bizlere müjdelediği, her hanenin baş tacı, her derdin devası, ölülerimize rahmet, dirilerimize şifa olan Yasin Suresi üzerine hasbihal edeceğiz.
Belki bir Cuma gecesi, belki hüzünlü bir kabir ziyareti sonrası, belki de kalbinizin sıkıştığı bir anda bu satırlara denk geldiniz. Tesadüf yoktur, tevafuk vardır. Rabbim bu yazıyı okumayı ve Yasin-i Şerif’in sırrına ermeyi hepimize nasip eylesin.
Yasin Suresinin Arapça Okunuşu
Eûzubillâhimineşşeytânirracîm, Bismillâhirrahmânirrahîm
- Yâsîn
- Vel Kur’ân-il hakîm
- İnneke leminel murselîn
- Alâ sırâtın mustekîm
- Tenzîlel azîzirrahîm
- Litunzira kavmen mâ unzira âbâuhum fehum gâfilûn
- lekad hakkal kavlu alâ ekserihim fehum lâ yu’minûn
- İnnâ cealnâ fî a’nâkihim ağlâlen fehiye ilel ezkâni fehum mukmehûn
- Ve cealnâ min beyni eydîhim sedden ve min halfihim sedden feağşeynâhum fehum lâ yubsirûn
- Ve sevâun aleyhim eenzertehum em lem tunzirhum lâ yu’minûn
- İnnemâ tunziru menittebeazzikre ve haşiyerrahmâne bilğayb febeşşirhu bimağfiretin ve ecrin kerîm
- İnnâ nahnu nuhyil mevtâ ve nektubu mâ kaddemû ve âsârahum ve kulle şey’in ahsaynâhu fî imâmin mubîn
- Vadrib lehum meselen ashâbel karyeh. İz câehel murselûn
- İz erselnâ ileyhimusneyni fekezzebûhumâ feazzeznâ bisâlisin fekâlû innâ ileykum murselûn
- Kâlû mâ entum illâ beşerun mislunâ vemâ enzelerrahmânu min şey’in in entum illâ tekzibûn
- Kâlû rabbunâ ya’lemu innâ ileykum lemurselûn
- Vemâ aleynâ illel belâğul mubîn
- Kâlû innâ tetayyernâ bikum lein lem tentehû lenercumennekum veleyemessennekum minnâ azâbun elîm
- Kâlû tâirukum meakum ein zukkirtum bel entum kavmun musrifûn
- Ve câe min aksal medineti raculun yes’â kâle yâ kavmittebiul murselîn
- İttebiû men lâ yes’elukum ecren ve hum muhtedûn
- Vemâ liye lâ a’budullezî fetarenî ve ileyhi turceûn
- Eettehizu min dûnihî âliheten in yuridnirrahmanü bidurrin lâ tuğni annî şefâatuhum şey’en velâ yunkizûn
- İnnî izen lefî dalâlin mubîn
- İnnî âmentu birabbikum fesmeûn
- Kîledhulil cenneh, kâle yâ leyte kavmî ya’lemûn
- Bimâ ğafera lî rabbî ve cealenî minel mukremîn
- Vemâ enzelnâ alâ kavmihî min ba’dihî min cundin minessemâi vemâ kunnâ munzilîn
- İn kânet illâ sayhaten vâhideten feizâ hum hâmidûn
- Yâ hasreten alel ibâd mâ ye’tîhim min resûlin illâ kânû bihî yestehziûn
- Elem yerav kem ehleknâ kablehum minel kurûni ennehum ileyhim lâ yerciûn
- Ve in kullun lemmâ cemîun ledeynâ muhdarûn
- Ve âyetun lehumul ardul meytetu ahyeynâhâ ve ahrecnâ minhâ habben feminhu ye’kulûn
- Ve cealnâ fîhâ cennâtin min nahîlin ve a’nâbin ve feccernâ fîha minel uyûn
- Liye’kulû min semerihî vemâ amilethu eydîhim efelâ yeşkurûn
- Subhânellezî halekal ezvâce kullehâ mimmâ tunbitul ardu ve min enfusihim ve mimmâ lâ ya’lemûn
- Ve âyetun lehumul leylu neslehu minhunnehâre feizâ hum muzlimûn
- Veşşemsu tecrî limustekarrin lehâ zâlike takdîrul azîzil alîm
- Velkamere kaddernâhu menâzile hattâ âdekel urcûnil kadîm
- Leşşemsu yenbeğî lehâ en tudrikel kamere velelleylu sâbikunnehâr ve kullun fî felekin yesbehûn
- Ve âyetun lehum ennâ hamelnâ zurriyyetehum fil fulkil meşhûn
- Ve halaknâ lehum min mislihî mâ yerkebûn
- Ve in neşe’ nuğrikhum felâ sarîha lehum velâ hum yunkazûn
- İllâ rahmeten minnâ ve metâan ilâ hîn
- Ve izâ kîle lehumuttekû mâ beyne eydîkum vemâ halfekum leallekum turhamûn
- Vemâ te’tîhim min âyetin min âyâti rabbihim illâ kânû anhâ mu’ridîn
- Ve izâ kîle lehum enfikû mimmâ razakakumullâhu kâlellezîne keferû lillezîne âmenû enut’imu men lev yeşâullâhu at’ameh, in entum illâ fî dalâlin mubîn
- Ve yekûlûne metâ hâzel va’du in kuntum sâdikîn
- Mâ yenzurûne illâ sayhaten vâhideten te’huzuhum ve hum yehissimûn
- Felâ yestetîûne tavsiyeten velâ ilâ ehlihim yerciûn
- Ve nufiha fissûri feizâ hum minel ecdâsi ilâ rabbihim yensilûn
- Kâlû yâ veylenâ men beasenâ min merkadina hâzâ mâ veaderrahmânu ve sadekal murselûn
- İn kânet illâ sayhaten vâhideten feizâ hum cemîun ledeynâ muhdarûn
- Felyevme lâ tuzlemu nefsun şey’en velâ tuczevne illâ mâ kuntum ta’melûn
- İnne ashâbel cennetil yevme fî şuğulin fâkihûn
- Hum ve ezvâcuhum fî zilâlin alel erâiki muttekiûn
- Lehum fîhâ fâkihetun ve lehum mâ yeddeûn
- Selâmun kavlen min rabbin rahîm
- Vemtâzul yevme eyyuhel mucrimûn
- Elem a’hed ileykum yâ benî âdeme en lâ ta’buduşşeytân innehu lekum aduvvun mubîn
- Ve eni’budûnî, hâzâ sırâtun mustekîm
- Ve lekad edalle minkum cibillen kesîran efelem tekûnû ta’kilûn
- Hâzihî cehennemulletî kuntum tûadûn
- Islevhel yevme bimâ kuntum tekfurûn
- Elyevme nahtimu alâ efvâhihim ve tukellimunâ eydîhim ve teşhedu erculuhum bimâ kânû yeksibûn
- Velev neşâu letamesnâ alâ a’yunihim festebekus sırâta feennâ yubsirûn
- Velev neşâu lemesahnâhum alâ mekânetihim femestetâû mudiyyen velâ yerciûn
- Ve men nuammirhu nunekkishu filhalki efelâ ya’kilûn
- Ve mâ allemnâhuşşi’ra vemâ yenbeğî leh in huve illâ zikrun ve kur’ânun mubîn
- Liyunzira men kâne hayyen ve yehikkal kavlu alel kâfirîn
- Evelem yerav ennâ halaknâ lehum mimmâ amilet eydînâ en’âmen fehum lehâ mâlikûn
- Ve zellelnâhâ lehum feminhâ rakûbuhum ve minhâ ye’kulûn
- Ve lehum fîhâ menâfiu ve meşârib efelâ yeşkurûn
- Vettehazû min dûnillâhi âliheten leallehum yunsarûn
- Lâ yestetîûne nasrahum ve hum lehum cundun muhdarûn
- Felâ yahzunke kavluhum. İnnâ na’lemu mâ yusirrûne vemâ yu’linûn
- Evelem yeral insânu ennâ halaknâhu min nutfetin feizâ huve hasîmun mubîn
- Ve darabe lenâ meselen ve nesiye halkah kâle men yuhyil izâme ve hiye ramîm
- Kul yuhyîhellezî enşeehâ evvele merrah ve huve bikulli halkin alîm
- Ellezî ceale lekum mineşşeceril ahdari nâren feizâ entum minhu tûkidûn
- Eveleysellezî halekassemâvâti vel arda bikâdirin alâ en yahluka mislehum, belâ ve huvel hallâkul alîm
- İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun feyekûn
- Fesubhânellezî biyedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn.
Yasin Suresi Türkçe Anlamı (Meali)
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
- Yâ, Sîn.
- Hikmet dolu Kur’an’a andolsun ki,
- Sen elbette (Allah tarafından) gönderilen peygamberlerdensin.
- Dosdoğru bir yol üzeresin.
- Bu Kur’an, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olan Allah tarafından indirilmiştir.
- Ataları uyarılmamış, bu yüzden de gaflet içinde olan bir kavmi uyarman için indirilmiştir.
- Andolsun ki onların çoğu üzerine o söz (azap) hak olmuştur. Artık onlar iman etmezler.
- Biz onların boyunlarına demir halkalar geçirdik. O halkalar çenelerine dayanmıştır. Bu sebeple başları yukarıya kalkık durumdadır.
- Önlerinden bir set, arkalarından bir set çektik de onları kapattık, artık göremezler.
- Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.
- Sen ancak Zikr’e (Kur’an’a) uyan ve görmediği halde Rahmân’dan korkan kimseyi uyarabilirsin. İşte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükafatla müjdele.
- Şüphesiz ölüleri ancak biz diriltiriz. Onların yaptıkları her işi ve bıraktıkları eserleri yazarız. Biz her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) sayıp yazmışızdır.
- (Ashab-ı Karye Kıssası) 13. Onlara, şu şehir halkını misal getir: Hani onlara elçiler gelmişti.
- İşte o zaman onlara iki elçi göndermiştik. Onları yalanladılar. Bunun üzerine üçüncü bir elçi göndererek onları destekledik. Onlar da: “Biz size gönderilmiş elçileriz!” dediler.
- Elçilere dediler ki: “Siz de ancak bizim gibi birer insansınız. Rahmân, herhangi bir şey indirmedi. Siz ancak yalan söylüyorsunuz.”
- (Elçiler) dediler ki: “Rabbimiz biliyor, biz gerçekten size gönderilmiş elçileriz.”
- “Bize düşen ancak apaçık bir tebliğdir.”
- Dediler ki: “Şüphesiz biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer vazgeçmezseniz, sizi mutlaka taşlarız ve bizim tarafımızdan size elem dolu bir azap dokunur.”
- Elçiler de, “Uğursuzluğunuz kendinizdendir. Size öğüt verildiği için mi (uğursuzluğa uğruyorsunuz?). Hayır, siz aşırı giden bir kavimsiniz” dediler.
- Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi. “Ey kavmim! Bu elçilere uyunuz!” dedi.
- “Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir.”
- “Ben, beni yaratana ne diye kulluk etmeyeyim? Siz de ancak O’na döndürüleceksiniz.”
- “Ben O’ndan başka ilâhlar mı edineyim? O çok esirgeyici Allah, eğer bana bir zarar dilerse onların şefaati bana hiçbir fayda vermez, beni kurtaramazlar da.”
- “İşte o zaman ben apaçık bir sapıklığın içine düşmüş olurum.”
- “Şüphesiz ben sizin Rabbinize inandım. Gelin, beni dinleyin!”
- (Kavmi onu öldürdüğünde kendisine): “Cennete gir!” denildi. O da, “Keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını bilseydi!” dedi.
- Kendisinden sonra kavmi üzerine (onları helak etmek için) gökten asker indirmedik; zaten indirecek de değildik.
- Sadece korkunç bir ses oldu. Bir anda sönüp gittiler.
- Yazık şu kullara! Kendilerine hangi peygamber gelse, mutlaka onunla alay ederlerdi.
- Görmediler mi ki, onlardan önce nice nesilleri helak ettik. Onlar artık kendilerine dönüp gelmiyorlar.
- Onların hepsi de mutlaka toplanıp (hesap için) huzurumuza çıkarılacaklardır.
- (Kainat Delilleri)
- Ölü toprak onlar için bir delildir. Biz onu dirilttik ve ondan taneler çıkardık, işte ondan yiyorlar.
- Orada hurma bahçeleri ve üzüm bağları var ettik, içinden pınarlar fışkırttık.
- Onun ürününden ve kendi elleriyle yaptıklarından yesinler diye. Hâlâ şükretmeyecekler mi?
- Yerin bitirdiği şeylerden, insanların kendilerinden ve (daha) bilemedikleri (nice) şeylerden, bütün çiftleri yaratanın şanı yücedir.
- Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan çekip alırız, bir de bakarsın karanlık içinde kalmışlardır.
- Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu, mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allah’ın takdiridir (düzenlemesidir).
- Ayın dolaşımı için de konak yerleri (evreler) belirledik. Nihayet o, eğrilmiş kuru hurma dalı gibi olur.
- Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzerler.
- Onların soylarını dolu gemide taşımamız da onlar için bir delildir.
- Biz onlar için o gemi gibi binecekleri nice şeyler yarattık.
- Biz istesek onları suda boğarız da kendileri için ne imdat çağrısı yapan olur, ne de kurtarılırlar.
- Ancak tarafımızdan bir rahmet olarak ve bir süreye kadar daha yaşasınlar diye kurtarılırlar.
- Onlara, “Önünüzde ve arkanızda olan şeylerden (dünya ve ahiret azabından) sakının ki size merhamet edilsin” denildiğinde yüz çevirirler.
- Onlara Rablerinin âyetlerinden bir âyet gelmez ki ondan yüz çeviriyor olmasınlar.
- Onlara, “Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolunda harcayın” denildiği zaman, inkâr edenler iman edenlere, “Allah’ın, dileseydi doyuracağı kimseyi biz mi doyuralım? Siz gerçekten apaçık bir sapıklık içindesiniz” derler.
- “Eğer doğru söyleyenlerseniz, bu tehdit ne zaman gelecek?” diyorlar.
- Onlar, birbirleriyle çekişip dururken kendilerini yakalayacak korkunç bir sesten başka bir şey beklemiyorlar.
- İşte o anda onlar ne bir vasiyette bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler.
- (Kıyamet ve Ahiret) Sûr’a üfürülür. Bir de bakarsın, kabirlerden çıkmış, Rablerine doğru akın akın gitmektedirler.
- Şöyle derler: “Vay başımıza gelene! Bizi yattığımız yerden kim kaldırdı? Bu, Rahmân’ın vaad ettiği şeydir. Peygamberler doğru söylemişler.”
- Sadece korkunç bir ses olur. Bir de bakarsın, hepsi toplanmış, huzurumuzda hazır bulunuyorlar.
- O gün kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. Siz ancak yaptıklarınızın karşılığını görürsünüz.
- Şüphesiz cennetlikler o gün nimetlerle meşguldürler, zevk sürerler.
- Onlar ve eşleri gölgeler altında, tahtlara kurulurlar.
- Orada onlar için her çeşit meyve vardır. Bütün istekleri yerine getirilir.
- Onlara, çok merhametli olan Rab’den bir söz olarak “Selâm” vardır.
- (Allah şöyle der:) “Ey suçlular! Ayrılın bu gün!”
- “Ey Âdemoğulları! Ben, size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır,
- Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?”
- “Andolsun, o sizden pek çok nesli saptırdı. Hiç düşünmüyor muydunuz?”
- “İşte bu, tehdit edildiğiniz cehennemdir.” 64. “İnkâr ettiğinizden dolayı bugün girin oraya!”
- O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayakları da kazandıkları şeylere şahitlik eder.
- Dilesek gözlerini kör ederdik de yol bulmaya koşuşurlardı. Ama nasıl göreceklerdi?
- Dilesek oldukları yerde onların şekillerini değiştirirdik de ne ileri gitmeye güçleri yeterdi ne de geri gelmeye!
- Kime uzun ömür verirsek, biz onun gelişmesini tersine çeviririz. Hiç düşünmüyorlar mı?
- Biz o Peygamber’e şiir öğretmedik. Bu ona yaraşmaz da. O(na vahyedilen) ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur’an’dır.
- (Aklen ve kalben) diri olanları uyarsın ve kâfirler cezayı hak etsinler diye.
- Görmediler mi ki, biz onlar için, ellerimizle (kudretimizle) yaptıklarımızdan nice hayvanlar yarattık da onlara sahip oluyorlar.
- Biz o hayvanları kendilerine boyun eğdirdik. Onlardan bir kısmı binekleridir, bir kısmını da yerler.
- Onlarda kendileri için daha nice faydalar ve içecekler vardır. Hâlâ şükretmeyecekler mi?
- Belki kendilerine yardım edilir diye Allah’ı bırakıp da başka ilâhlar edindiler.
- Onların ilâhları kendilerine yardım edemezler. Oysa ilâh edindikleri şeyler, (kıyamet günü) aleyhlerine hazır askerler olacaktır.
- (Ey Muhammed!) Artık onların sözü seni üzmesin. Çünkü biz onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da biliyoruz.
- İnsan, bizim kendisini az bir sudan (meniden) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir.
- Kendi yaratılışını unutarak bize karşı misal getirmeye kalkışıyor ve: “Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek?” diyor.
- De ki: “Onları ilk defa yaratmış olan diriltecek. Çünkü O, her türlü yaratmayı gayet iyi bilir.”
- Yeşil ağaçtan sizin için ateş çıkaran O’dur. İşte siz ateşi ondan yakıyorsunuz.
- Gökleri ve yeri yaratan Allah’ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Evet yeter. O, hakkıyla yaratandır, hakkıyla bilendir.
- Bir şeyi dilediği zaman O’nun emri o şeye ancak “Ol!” demektir. O da hemen oluverir.
- Her şeyin hükümranlığı elinde olan Allah’ın şanı yücedir! Siz yalnız O’na döndürüleceksiniz.
Yasin-i Şerif Bağışlama Duası (Hatme Duası)
Bu duayı Yasin okuduktan sonra ellerinizi açıp samimiyetle okuyabilirsiniz. Parantez içindeki yerlerde kendi yakınlarınızı niyet ediniz.
Eûzubillâhimineşşeytânirracîm, Bismillâhirrahmânirrahîm.
Elhamdülillahi Rabbil Alemin. Vessalâtü vesselâmü alâ Rasûlinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmeîn.
“Ey yerlerin, göklerin ve bu ikisi arasındakilerin sahibi olan Yüce Rabbimiz! Okumuş olduğumuz Yasin-i Şerif’i, diğer sureleri, ayetleri, yapmış olduğumuz zikirleri ve tesbihatı dergâh-ı izzetinde kabul eyle. Hatalarımızı, kusurlarımızı, eksiklerimizi, okurken yaptığımız yanlışlarımızı ‘Kuran’ hürmetine bağışla, tam ve mükemmel bir şekilde okunmuş gibi kabul buyur Allah’ım.
Hasıl olan sevabı; Evvelen bizzat, hâce-i kâinat, başlarımızın tacı, gönüllerimizin ilacı Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimiz’in aziz, latif, mübarek ruh-u şeriflerine hediye eyledik, vasıl eyle Ya Rabbi.
Ayrıca bu sevabı; İlk peygamber Hz. Adem (a.s) ile son peygamber Hz. Muhammed (s.a.v) arasında gelmiş geçmiş bütün peygamberlerin, Peygamber Efendimiz’in ehli beytinin, ashabının, tabiinin, şehitlerin, salihlerin ve alimlerin ruhlarına hediye eyledik, vasıl eyle Ya Rabbi.
Ve Hassaten; Şu anda el açıp ‘amin’ diyen bu kardeşinin ve burada bulunanların; annelerinden, babalarından, kardeşlerinden, eşlerinden, dostlarından ve akrabalarından ahirete göç etmiş olanların (burada içinizden isimlerini geçirin) ruhlarına ayrı ayrı hediye eyledik, sen ulaştır Ya Rabbi. Kabirlerini Kur’an nuruyla nurlandır. Kabirlerini cennet bahçelerinden bir bahçe eyle, cehennem çukuru olmaktan muhafaza eyle. Varsa günahlarını bu Yasin hürmetine affeyle, makamlarını âlî eyle.
Ya Rabbi! Okunan Yasin-i Şerif hürmetine; Bize dünyada ve ahirette iyilik ver. Bizi, ailemizi ve neslimizi her türlü kazadan, beladan, musibetten, görünür görünmez kötülüklerden koru. Son nefesimizde, dilimiz damanımız kuruduğu anda; Kelime-i Şehadet ki ‘Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühu ve rasulüh’ diyerek çene kapamayı bizlere nasip eyle.
Dualarımızın kabulü, günahlarımızın affı, Allah rızası için; El-Fatiha…“
Yasin Suresi Nedir ve Neden “Kur’an’ın Kalbi” Olarak Anılır?
Yasin Suresi, Mekke döneminde inmiş olup 83 ayetten müteşekkildir. Adını, ilk ayeti olan ve “Ey İnsan!” veya “Ey Muhammed!” manalarına geldiği rivayet edilen “Yâ-Sîn” harflerinden alır.
Peki, neden “Kur’an’ın Kalbi” denmiştir? Nasıl ki kalp, vücuda kan pompalayarak hayatın devamını sağlarsa; Yasin Suresi de İslam inancının en temel esaslarını (Tevhid, Nübüvvet ve Ahiret) ruhumuza pompalar. Bu sureyi okuyan kişi, İslam’ın özetini okumuş, imanın ana damarlarını tazelemiş olur.
Bir İmam Notu: Kardeşlerim, Yasin Suresi’ni sadece bir “ölü suresi” olarak görmeyelim. O, dirileri uyandırmak, gaflet uykusundan kaldırmak için indirilmiştir.
Yasin Suresi’nin Faziletleri Nelerdir?
En çok aranan, müminlerin en çok merak ettiği konulardan biri budur. Yasin okumanın manevi kazançları saymakla bitmez ancak sahih kaynaklardan süzülen bazı müjdeler şöyledir:
- Günahların Affına Vesiledir: Hadis-i şerifte, “Kim Allah rızası için Yasin Suresi’ni okursa, geçmiş günahları bağışlanır” buyurulmuştur.
- İsteklerin Kabulü: Sabah namazından sonra veya Cuma geceleri okunduğunda, o günkü veya o haftaki manevi ihtiyaçların giderilmesine vesile olduğu tecrübe edilmiştir.
- Ölüm Acısını Hafifletir: Ölüm döşeğindeki hastaların yanında okunduğunda, ruhun bedenden daha kolay ayrılmasına, meleklerin o kişiye rahmetle gelmesine vesile olur.
- Şehit Sevabı: “Kim her gece Yasin Suresi’ni okumaya devam eder de vefat ederse, şehit olarak vefat eder” rivayetleri mevcuttur.
Yasin Suresi Ne Zaman ve Hangi Niyetle Okunmalıdır?
Yasin-i Şerif, her zaman ve her yerde (uygun koşullarda) okunabilir. Ancak feyzin zirveye çıktığı özel zamanlar vardır:
Cuma Geceleri (Perşembe Akşamları): Meleklerin yeryüzüne indiği, duaların geri çevrilmediği bu gecede Yasin okumak, haftalık manevi zırhımızı giymek gibidir.
Kandil Geceleri: Berat, Miraç, Mevlid ve Kadir gecelerinde Yasin okumak, gecenin ihyası adına büyük önem taşır.
Kabir Ziyaretlerinde: Vefat eden yakınlarımızın ruhuna hediye göndermenin en güzel yoludur. Okunan Yasin, kabir ehlinin azabını hafifletir, derecesini yükseltir.
Maddi ve Manevi Sıkıntılarda: “Yasin, ne niyetle okunursa onun içindir” sözü meşhurdur. Borçtan kurtulmak, hastalıktan şifa bulmak veya bir işin hayırla sonuçlanması için okunabilir.
Yasin Suresi’nde Hangi Konular Anlatılır?
Aziz okurlarım, Yasin Suresi’ni anlamadan okumak, tadını almadan yemek yemeye benzer. Bu sure üç ana bölümden oluşur:
- Birinci Bölüm (1-32. Ayetler): Hz. Peygamber’in (s.a.v.) doğruluğu, Kur’an’ın hak oluşu ve geçmiş kavimlerin (Ashab-ı Karye) ibretlik hikayesi anlatılır. Hakkı inkar edenlerin sonunun hüsran olduğu vurgulanır.
- İkinci Bölüm (33-50. Ayetler): Kainattaki eşsiz düzen, Allah’ın varlığına ve birliğine delil olarak sunulur. Ölü toprağın canlanması, gece ile gündüzün yer değiştirmesi, Güneş ve Ay’ın yörüngesindeki ahengi anlatılır.
- Üçüncü Bölüm (51-83. Ayetler): Kıyametin kopuşu, Sur’a üfürülmesi, yeniden diriliş ve mahşer meydanı tasvir edilir. Cennet ehlinin sefası ile cehennem ehlinin pişmanlığı gözler önüne serilir.
Yasin Suresi Hakkında Sıkça Sorulan Sorular (S.S.S)
Soru: Yasin Suresi abdestsiz okunur mu? Cevap: Ezberden okunacaksa abdest şartı aranmaz (ancak abdestli olmak efdaldir). Fakat Mushaf’a (Kur’an-ı Kerim kitabına) dokunarak okunacaksa abdest farzdır. Cep telefonundan okurken ise alimlerin çoğunluğu, ekrana dokunmanın caiz olduğunu ancak yine de hürmeten abdestli olunmasını tavsiye ederler.
Soru: 41 Yasin ne demektir, nasıl yapılır? Cevap: Halk arasında çok yaygın olan “41 Yasin”, çok önemli bir hacetin gerçekleşmesi veya büyük bir sıkıntının defedilmesi için 41 defa Yasin Suresi’nin okunmasıdır. Bu, tek kişi tarafından okunabileceği gibi, 41 kişiye paylaştırılarak da okunabilir. Önemli olan sayıdan ziyade, ihlas ve samimiyettir.
Soru: Yasin Suresi okurken nelere dikkat etmeliyiz? Cevap:
- Mümkünse kıbleye dönülmeli.
- Temiz bir kıyafet ve temiz bir mekanda olunmalı.
- Euzü Besmele ile başlanmalı.
- Tane tane, manasını düşünerek (tefekkür ile) okunmalı.
- Sonunda mutlaka dua edilmeli ve “Sadakallahülazim” (Allah doğru söyledi) denilmelidir.









